Çocuk ve Ergen Psikolojisi

Günümüzün en büyük sorunlarından biri olan çocuk ergen psikolojisidir. Bir insanın hayatı bebekliğinden itibaren şekillenir. Çocukluğunda yaşadığı iyi kötü her şey geleceğini etkiler. Bu yüzden erken yaşta önlem alınması çok önemlidir. Çocuğun iyi bir aile ortamında yetişmesi, iyi bir çevrede olması ve eğitimini uygun ortamlarda almış olması sağlıklı bir geleceğin işaretidir.
Bunların yanı sıra doğru ebeveyn tutumlarının uygulanması aile ilişkilerinde çocuk psikolojisi ve ergen ruh sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Aile içinde çocuğa sert söylemlerde bulunmamalı, daha yumuşak söylemlerle çocuğunuzla aranızdaki bağı olumlu seviyede tutabilirsiniz. Çocuğun gelişimi için gereksiz ve uzun konuşmalardan uzak durulmalı, az ve öz konuşarak çocuğun daha rahat anlaması sağlanmalı, söz konusu şeylerin ebeveyni için değil kendisi için önemli olduğunu görmesi sağlanmalıdır.


Ergenlik dönemi, biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan bir gelişme ve olgunlaşmanın olduğu çocukluktan yetişkinliği geçiş dönemidir. Ergenlik çağı, kişinin benzerliğine arama, geleceğe dönük kararlar verme ve seçimler yapma dönemidir. Gelişim ve olgunluğu genellikle devamlılık getiren bir süreçtir. Her bir evre kendinden önce gelene dayanmaktadır. O yüzden sağlam adımlar ruh sağlığını olumlu etkiler. Bu dönemde fiziksel değişimlerde çok fazla görülmektedir. Ergen kendini beğenmeyebilir ve toplumdan soyutlayabilir. Burada aileye çok iş düşer. Çünkü destek olmalı ve bu sürecin olağan olup herkesin yaşadığı önemi vurgulanmalıdır. Aile ergeni sosyalleştirmeli, sosyal faaliyetlere yönlendirmelidir. Çocuğun içe kapanık ve dışlanmış hissetmesi ardından depresyonu getirebilir. Bu süreçte ergenin çok üzerine gidilmeden arkadaşça ona destek olunmalıdır.

Ergenin bilişsel, bedensel, duygusal, sosyal gelişimi yakından takip edilmelidir. Gereken yerde müdahale edilip, uzman yardımı alınmalıdır. Unutmayalım sağlıklı gelişim mutlu ruh sağlığının getirisidir.

OKUL SORUNLARI

Okul yaşantısı hayatımızın uzun bir dönemini kaplamaktadır. Ve bu uzun dönem asla sorunsuz geçmez. Her öğrenci okulunun belli dönemlerinde belli problemler yaşabilir. Kimi bu sorunları atlatır kimi ise atlatamayıp bütün hayatını olumsuz etkileyebilir. Bu dönem içinde çocuk büyür, gelişir ve yetişkinliğe adım atar. Kişinin gününün, büyük bir kısmı da okulda veya okulla ilgili işlerde geçer. Bir öğrencinin okula gidip gelmesi, arkadaş ve öğretmenlerle iletişim kurması derken gününün 6-7 saati okulda geçmektedir. Bu sorunları sıralayacak olursak; Derslerle İlgili Sorunlar (Akademik Sorunlar), Öğretmenlerle İlgili Sorunlar, Okulla ilgili sorunlar, Arkadaşlıkla İlgili Sorunlar, Kişisel Sorunlar, Gelişim Döneminden Kaynaklanan Sorunlar ve Diğer sorunlar(kaygı,stres,sağlık,devamsızlık..) .  Çocuklar bu gibi durumlarda okula gitmekten kaçınabilir, aile ve öğretmelerle çatışabilir, fiziksel problemler ortaya çıkabilir(alt ıslatma, karın ağrısı vb.).Ailenin ve öğretmenin yaptığı her olumsuzluk, çatışma ve direnme çocukta inada ve farklı sonuçlara da sebep olabilir. Daha sabırlı, sakin ve tedbirli yaklaşırsak olumlu sonuçları da elde edebiliriz. Önemli olan sorun değil sorunu çözüm biçiminizdir. Okulla ilgili yaşanan sorunlarda mutlaka anne-babalar öğretmenlerle iletişim halinde olmalıdır. Okul rehber öğretmenlerine mutlaka danışmalılardır. Ancak bu sayede öğrenci-veli-öğretmen birlikteliği sağlanıp sorun en kısa zamanda çözülebilir. Sorunun daha çözülemez ve büyük olduğu zamanlarda Kayseri’de bulunan ve TmsClinic bünyesinde çalışan psikologlara danışabilirsiniz.

UYUM SORUNLARI

Çocuk ve ergen kısmının en büyük sorunlarından biride uyum sorunlarıdır. Peki nedir bu uyum? Uyum bozuklukları çeşitli stres durumlarında ortaya çıkan bozukluklardır. Stres durumunun başlangıcını izleyen üç ay içinde, o strese bir tepki olarak gelişen duygusal ya da davranışsal semptomlardır. Stres etkeniyle karşılaşıldığında normal sayılabilecek olana göre çok daha aşırı ve belirgin sıkıntı ortaya çıkar. Aile çocukta olumsuz bir davranış gördüğü zaman benim çocuğumda olamaz, benim çocuğum yapmaz ve kimse duymasın bu sorunu gibi bir yaklaşımda olduğu için bu davranışı hemen ortadan kaldırmaya çalışacaktır. Bu durumda ortadan kaldırılması gereken ilk olarak davranışa neden olan faktörlerdir. Bu neden olan faktörleri ortadan kaldırmadığımız zaman bu sorun büyüyerek devam edecek, geleceği etkileyecek veya yerine yeni davranış bozukluklarını getirecektir. Bu yüzden davranışa değil davranışa neden olan faktörlere odaklanmalıyız. Uyumsuzluğun birçok nedeni olabilir. Bunlara sayabileceğimiz birkaçı şu şekildedir; çevre ve sosyo-ekonomik etkenler, kalıtım, yanlış eğitim, bedensel sebepler, temel ihtiyaçların doyurulmaması, aile içi sorunlar, göç vb.

Nedenleri ele aldık, peki ya uyum sorunlarının çıktıları neler olabilir?  Bunlar saldırganlık, tikler, alt ıslatma, tırnak yeme, parmak emme, uyku problemleri, kıskançlık, içe kapanıklık, özgüven eksikliği gibi daha birçok şey sıralayabiliriz. Biz psikologlar bu gibi durumlarda neler yaparız? Öncelikle sorunun şiddetini öğrenmek ve daha sağlam ilerleyebilmek için bir psikiyatristin görmesini öneririz. Sonrasında yaşa göre (3-10yaş) oyun terapisi veya (11+) psikoterapilerle danışanı daha ileri noktalara taşıyabilir, sorunlarına çözüm bulabiliriz.

DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI

Bireylerin yaşadığı toplumda uyumlu ve sağlıklı ilişkiler kurması beklenir. Bireylerin birbiriyle ve çevresiyle dengeli ilişkiler kurabilmesinin yolu ise çocuklukta başlayan eğitimle gerçekleşebilir. Doğru ve tutarlı eğitim, olumlu çevre koşulları ve dengeli ebeveyn tutumları bu gelişimin sağlıklı tamamlanmasını sağlar. Doğuştan gelen bazı genetik problemler yoksa gelişim evrelerinin getirdiği her türlü sorun, kendi doğal süreci içinde çocuğun sosyalleşmesiyle birlikte zamanla ortadan kalkar. Ancak bazı durumlarda gelişimsel dönemlere özgü doğal sorunlar çevrenin olumsuz etkileriyle birleştiğinde duygusal ve davranışsal bozukluklar olarak ortaya çıkar. Bu bozukluklar çocuğun tepkisel davranışları olarak dikkat çeker. İşte bu olumsuz tepkiler “davranış bozuklukları” olarak bilinir ve eğer ciddiye alınmazlarsa kalıcı bir takım sorunlara yol açabilirler.

Birçok rahatsızlıkta olduğu gibi davranış bozukluklarında da bir tek nedenden söz etmek oldukça güçtür. Genetik faktörlerin çevresel etmenlerle etkileşimi, rahatsızlığın meydana gelmesinde önemlidir.  Davranış bozukluğu olan çocuklar sosyal etkileşimlerde dürtüsel tepkiler gösterebilirler, genellikle diğer kişileri düşman olarak algılar ve önemli sosyal imaları kaçırırlar.

Çocuklarda görülen davranış ve uyum bozukluklarının tedavisinde oyun terapisi etkili bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Özelikle parmak emme, tırnak yeme, kardeş kıskançlığı, ayrılık kaygısı, öfke patlamaları, alt ıslatma (enürezis), kaka kaçırma (enkoprezis), öfke nöbetleri, yalan söyleme, saç koparma (trikotillomani) gibi birçok konuda etkili bir yöntem olan oyun terapisi, tedavide tercih edilmektedir.

Oyun terapisi, bu konuda uzman ve gerekli eğitimleri almış olan terapistler tarafından uygulanmalıdır. Bu güne kadar etkililiği kanıtlanmış bir yöntem olan oyun terapisi, Kayseri’de bulunan TMS Clinic’te alanında uzman psikologlarımız tarafından uygulanmaktadır.

SOSYAL BECERİ KAZANIMI

Çocuklar okula başlamayla birlikte ev ortamından ayrılarak okul ortamına girerler. Onlardan sosyal ortak bir alanda yaşama becerilerini bu yeni ortamda göstermeleri ve uyum sağlamaları beklenir.

Çocuklar sosyal becerilerini ilk olarak aile ortamında kazanırlar. Diğer kişilerle iletişimi ve etkileşimi kolaylaştıran her beceri sosyal beceridir. Sosyal kuralların ve sosyal ilişkilerin oluşumu, bu öğelerin sözlü veya sözsüz olarak tanımlanması ve bu öğeleri öğrenilmesine sosyalleşme adı verilir.

Sosyal becerilerin gelişimi ve öğrenimi ilk olarak aile içinde başlayarak daha sonra sosyalleşme gerçekleştikçe çevreninde etkisi kazanımlar edinir. Sosyal becerileri bir kaç başlık altında toplayabiliriz;

  1. İlişki Başlatma ve Sürdürme Becerileri: Dinleme, iltifat etme, yardım isteme, yardım etme, konuşmayı başlatmak ve devam ettirmek,soru sorma,izin isteme,teşekkür etme,özür dileme gibi.
  2. Grupla Bir İşi Yürütme Becerileri: Grup çalışmalarına uyma, grupta sorumluluğunu yerine getirme, paylaşma, sorun çözebilme yetisi, alternatif çözüm bulma, gibi.
  3. Duygulara Yönelik Beceriler: Duygularını ifade edebilme, karşındakinin duygularını kavrayabilme, duygularını ifade edebilme gibi.
  4. Problem Çözme Becerileri: Problemi tanımlama, çözüme yönelik amaç belirleme, bilgi toplama, çözüme ulaşmak için doğru yöntem seçme(davranış ve doğru sözcükleri kullanma)

Sosyal becerinin gelişimi tamamlanamaz ise kişide sosyal fobi olarak adlandırılan ‘diğerleri’nin yanında bulunma, konuşma, yeme–içme gibi davranışların kişide anksiyete (endişe, canlılarca deneyimlenen kaygı, korku, gerilim, sıkıntı halidir. Nedeni belli olmayan tedirginlik hali olarak da açıklanabilir. ) yaratmaya başladığı gözlenebilir. Sosyal anksiyete de utanç ve utanma duygusu temel özelliklerindendir.

 

WhatsApp WhatsApp